fikrabul

Bak uşağum, geçenlerde yine bizim Temel'in başına geleni anlatayım sana. Bilir misin, bizim oraların insanı, canım Temel, bi gün gitmiş doktora, içini dökecekmiş. Doktor da böyle bi baktı Temel'e, 'Neyin var haa Temel, anlat bakalım?' diye sormuş. Temel de başladıydı anlatmaya, böyle derin bi nefes alıp: 'Doktorum, vallahi midem guruldiyi, canım yanayi sürekli, bi de haçan ne zamandır var ya, heçbişeyi hatirliyemeyrum ben. Unutkanlık sardı beni iyice, sorma gitsin.' Doktor da böyle bi şeyler yazdı kağıda, 'Bak Temelum,' dedi, 'Şu ilaçları miden için kullan, bunlar karnının ağrısına iyi gelir. Bi de şu kutuyu yazayrum sana, bu da hafızanı güçlendirir, unutkanlığını alır götürür gider.' dedi. Temel almış kağıdı eline, böyle bi bakmış doktora şaşkınca. 'Peki Doktor efendi,' demiş, 'Ben şimdi bunları ne zaman alayrum? Hangi saatlerde yutayrum ben bu ilaçları?' İnanır mısınız, doktorun yüzü bi değişti, böyle bi hayretle baktı Temel...

Şimdi efendim, inanınır mısınız bilmem ama geçenlerde bizim Giresun'un dağ köylerinden birinde, hani o sisli yaylalar varya, işte oralara kadar bu 2025'in zamazingoları, yani teknoloji dediğimiz meret ulaşmış. Velhasıl kelam, bizim küçük İdris de, hani o velet varya, elinden tableti bir düşürmez olmuş, sanki organı mübarek. Köyün her daim hazırcevap, lafı gediğine koyan direği, Temel dedesi de, yine bir ağaç gölgesinde, bu torununu ekran başında görünce, yavaş yavaş yanına yanaşmış, ne oluyor diye merak etmiş tabii. Temel Dede sormuş tabii, o Karadenizli edasıyla: 'Ula uşağum! Sabahın köründen beri o camın içine ne bakaysun sen? Koyunlar yaylada mis gibi otlarken, sen burada parmaklarınla ne koşturaysun öyle? Ne işun var senin o meretin içinde?' Küçük İdris de, hani o yeni yetmelerin olur ya öyle bir havalı hali, 2025 model bir özgüvenle kaldırmış kafayı: 'Dede sen bilmezsin, sen anlamazsın bunları. Ben artık dijital hayvancılığa geçtim! Bu elimdeki varya, bildi...